Parapsikolojiyi işin içine bulaştırmadan, hepimizin başına ilginç tesadüfler gelmiştir. Bazen
bunlar bir kıvılcım çakar ve işin peşine düşeriz; veya eksik parçalar bir araya
gelir yap-boz tamamlanır. Hiç ummadığımız yerlere gideriz.
Geçenlerde ne dinlesem diye plaklarımı karıştırıken “Transit
Express”i çekip çıkardım. Fransız ekolünü çok sevmesem de bu grubu ve özellikle
2. albümleri olan “Opus Progressif”i beğenirim. Kaliteli bir fusion grubudur. Bu
plağı yanlış hatırlamıyorsam geçen sene Kadıköy Dipsahaf’tan almıştım. Türkiye’de
bunu bulmuş olmama hala şaşkınım. Neyse, herzaman ki gibi kanepeye uzanıp
müziği dinlerken plak kabını incelemeye başladım. Bu hiç vazgeçemediğim bir
alışkanlığımdır. Bütün plak kaplarını ezbere bilsem de yine de elimde
dolandırıp göz atarım hep. Plak sevgisi böyle bişey işte, düşüremezsin elinden,
sever okşarsın sürekli...
Albümde en sevdiğim şarkılar olan son 2 şarkıyı (opus
progressif part 1 & 2) dinlerken bir anda grupta keman çalanın kim olduğunu
merak ettim. Sayısız grup ile ilgili araştırma yaptığımdan genelde isimleri
bilirim veya bir şekilde duyarım. Ama Transit Express için hiç böyle birşey
yapmamıştım. Kabın arkasını çevirdiğimde “David Rose” ismi ile karşılaştım. Sadece
son 2 şarkıda çalmıştı. Sonra kendi kendime sordum bu David Rose Amerikalı Fred
grubunun kemancısı David Rose olabilir mi? diye.
-Kısaca Fred’e değineyim: Fred zamanında albümleri
yayınlanmamış, oldukça başarılı bir Fusion (her ne kadar ilk albümleri olan Fred
bir psychedelic albüm olsa da devamında yapılan “Notes on a Picnic” ve “Live at
the Bitter End” kayıtları tam anlamı ile Fusion temellidir.) grubudur. Grubun gitaristi
Joe DeChristopher tarafından tutulan kayıtları 90’lar dan sonra cd olarak
basılmış ve gün yüzüne çıkmıştır. Amerika, 70’ler de Avrupa ile olan müzik
yarışında nal toplamış olmasının altında belki de Fred gibi oldukça yetenekli
ve başarılı grupların değerlerinin bilinmemesi yatıyor olabilir.Fred, ilk
dinlediğimden günden beri en sevdiğim Amerika’lı gruplar arasında üst sıralarda
yer almıştır.-
İsim benzerliğidir diye düşündüm çünkü o zaman dünya bu
günkü kadar küçük değildi diye bir önyargım vardı. Amerika ve Fransa arasında koca
bir okyanus bugün de mevcut ama iletişim (ve karşılıklı etkilşim) anlamında o
günler ile bu günler arasında ki fark çok daha büyüktü.
Denir ya hep: “Önyarılarından kurtul!” diye...Çünkü hayatta
herşey mümkün; tıpkı David Rose’un Fred’den sonra Fransa’ya yerleşip “David
Rose Group” adı altında Fransa’nın üst düzey müzisyenleri ile grup kurup tam 6 solo albüm çıkarması ve Transit Express’te
çalmış olması gibi.
Enteresan ama kapta adı geçen David Rose, aklıma ilk gelen ama
ihtimal vermediğim kişiydi. Güzel bir tesadüf oldu. En azından müziğini
sevdiğim bir adamın ortadan kaybolmadığını, dinleyecek birçok materyal
bıraktığını öğrendim. Hiç ortada yokken, gözleri kapatılan ve eline çikolata
tutuşturulan çocuğun gözleri açılınca çok kısa şaşkınlığı takiben yaşadığı
mutluluğun daha az mimikli ve volümlü haliydi hissettiğim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder