27 Şubat 2013 Çarşamba

İlginç Hikayeler - 1 (Jerry Berkers)

Hafızamız ciddi anlamda sorunludur. En kolay şeyi  bile hatırlamayız. Hatırlasak bile hatırayı "olmasını istediğimiz" yöne doğru çeviririz ve o şekilde anlatırız sağa sola. Nasıl olursa olsun hayatımızda tuhaf işler olur ve bunlar ilginç hikayeler olarak yer edinir zihnimizde. Belki de ilginç olsun diye uğraşırız ufak! eklentilerle.

4 sene boyunca her allahın günü Taksimdeydim. Kalabalığa, hayata, yoğunluğa, insanlara alışmam gerekirken hep garip geldi her yürüyüşüm. Gelen geçen insanların yüzüne bakarım hep. Hepsinin birer hikayesi var. Kocaman kitap çıkar her birinden. Nereye giderler? ne için buradalar? şu herif niye üzgün? komik olan ne? niye gülüyorsun?... kendi hayatım ile ilgili anlatacak ne kadar çok şeyim olduğunu düşündüğümde, yürüyen insanların da en az benim kadar hikayeleri olduğunu biliyorum. Sadece detayları hakkında bir fikrim yok. Bilme gibi bir hevesim de yok. Sadece dolu dolu hikayeler olduğunu bilmek dahi yetiyor şaşırmama.

Benim gibi müziği bu kadar çok seven adamlar, sevdiği müziği icra edenlerin hayatlarını da merak ederler. Magazinsel bir şey değil bu. Merak işte. Jim Morrison niye öldü? Jimi Hendrix niye İngiltere'de mehşur oldu? David Byron niye Uriah Heep'ten atıldı?...oldum olası merak etmişimdir hep. bazıları da beni çok etkilemiştir. Yüz yüze tanımam hiçbirini ama yine de babamın oğlu gibi gelir hepsi bana. Garip bir benimseyiş benimkisi.

Beni etkileyen hikayelerden biri de 70'lerin öncü Alman gruplarından biri olan Wallenstein'ın Basisti Jerrry Berkers'ın hikayesidir. Wallenstein'ın en önemli albümlerinden olan Blitzkrieg ve Mother Universe'de yer aldıktan sonra solo albüm çalışmalarına başlar. Bu aradaVietnam'da savaşan Amerikan askerlerine moral vermek amacı ile genç yaşta Avusturalya merkezli bir grup ile turneye çıkar. Konserleri sırasında sahne şovu yapan kızlardan biri bir keskin nişancı tarafından vurularak öldürülür. Avrupa'ya döner, Wallenstein'dan ayrılır ve solo albümü Unterwegs'in kayıtlarına ağırlık verir. 

Ancak bu macera onda kalıcı bir etki bırakır. Yaşadığı bu kötü deneyim onun hiç bir zaman zihninde çıkmaz . LSD alışkanlığı ile yaşadığı bad trip ler herşeyin tuzu biberi olur. Albüm kayıtlarının son safhasından stüdyo'da durumu iyice kötüleşir ama albüm çıkar. Bundan sonra bilinen şeyler pek az. Tek bilinenler ailesinin onu tedavi görmesi için hastaneye yatırdığı ve 1988 yılında ise bir parkta overdose (eroin) dan öldüğüdür. 

Bu yüzden garip bir hüzün verir Wallenstien bana. Solo albümü Unterwegs, çok güzel bir albüm olmasa da tüylerimi diken diken eder. Nasıl? Niye? Neden?