70’lerin Fransa’sından bahsederken Fransız üretimi Zeuhl ve
Fusion başlıkları öne çıksada, diğer ülkelerde yaşananlardan etkilendiklerini
de belirtmek lazım. Bu etkileniş, yaşantı,
tarih, sosyo kültürel durum, yönetim ve hatta ekonomi dinamikleri ile kendine özgü yepyeni yollar bulmaktadır. Mısır patlağı gibi biri diğeri ile
asla aynı olmamaktadır.
Ange, 1969 yılında her ikisi de klavyeci olan Francis ve
Christian Decamps kardeşlerin önderliğinde, Gitarist Brezovar, Davulcu Jelch
ve Basist Haas’ın katılımı ile kuruldu. Grup daha ilk albümlerinden itibaren King
Crimson, Genesis gibi İngiliz grupların yolunda ilerlediler. Peter Sinfield (king
Crimson) gibi çok kuvvetli şarkı sözleri, Senfonik Progressive tarzda duruş ve
Christian Decamps’ın Peter Gabriel (Genesis) misali sahnede teatral gösteriler benzeşsede,
Ange kendi tarzını, kültürünü yaratmayı bilmiş ve Fransa’dan çıkan en önemli
gruplardan biri olmuştur.
“Au de la du Delire” grubun 3. ve en önemli albümlerinden
biridir. Grubun teatral imajı tepe noktasındadır. Senfonik ögeler temelindeki
müzik, zaman zaman folk fikirler ile, klavye ve vokal etrafında şekillenmektedir.
Ange, genelde tüm dünyada müzik yoğun ilerleyen senfonik progressive’e genelde saldırgan
ve agresif vokal pasajlarını oldukça başarılı bir biçimde yerleştirmiştir. Bu
da grubu “farklı” kılmaktadır.
Şarkı sözleri için ayrı bir parantez açmakta fayda var. Fransızca
bilmeyen biri için grubun vokal yükünü çeken Christian Decamps’ın sarf ettiği
sözler bir anlam ifade etmez. Ola ki teatral vokal performanstan etkilenip
derinliğine araştırma yapmaya kalkarsanız altından başka bir dünya çıkmakta. Bol
iniş çıkışlı, histerik, depresif vokal geçişlerinin olduğu sözler, başta din ve
yönetim karşıtlığı kapsamında, oldukça sert bir biçimde ele alınmış. Biraz değinecek olursam: “Si J'Etais le Messi”
de “eğer mesih olsaydım eşcinsel olurdum,
insanlarda kıçımı koklardı; eğer
mesih olsaydım, hırsız olurdum herkes susar hiçbir şey yapamazdı; eğer mesih
olsaydım alkolik olurdum, insanlar da beni takip ederler doğruyu yaptıklarını
zannederlerdi; çok şükür ki mesih değilim ve annemde bekaretini satılığa çıkarmadı
ve almaya yeltenen olmadı...” Ayrıca “Ballade Pour une Orgie” kilise
içinde grup seksten, “La Bataille du Sucre” şeker kıtlığı olunca
dünyanın durumundan, çocukların şeker yalamak için nasıl kavga çıkarmaya
meyilli olacaklarından, birer birer ölüşlerinden, ailelerin açlık ve
susuzluktan çocukların gözyaşlarını içmelerinden bahseder. Tüm bu duygular,
albümün plak baskısının içindeki kitapçıkta da (resmini paylaştım) artistik bir biçimde resmedilmiştir.
Albüm, aslında görsel olmayan bir tiyatro gösterisidir. Müzik, senfonik temellidir. Belli oranda folk
izlere de rastlanmaktadır. Klavye kullanımı oldukça yoğudur. Klavye-vokal
dominasyonu dışında Brezovar’ın “Exode” ve özellikle “Au de la du Delire” de ki
soloları dikkat çekicidir. Flüt, ses efekleri, back vokal müziği süsleyen diğer
unsurlardır. Progressive Rock kültürünün en önemli özelliklerinden biri olan
müzikal gel-gitler (iniş çıkışlar) bu albümde de mevcuttur.
“Au de la du Delire” 1974 yılında yayınlanan kendine has
oldukça başarılı tematik bir Ange
albümüdür. Türü sevenlerin mutlaka uğraması, bilmesi, dinlemesi ve anlaması
gereken bir başyapıttır.