13 Nisan 2011 Çarşamba

Başka Müzik

98’de Deep Purple’ın Türkiye’ye geleceğini öğrendiğim zaman yaşadığım mutluluk, biletleri elime aldığımda hissettiklerimin yanında devede kulak kalmıştı. Gerçi Rithcie Blackmore yoktu ama olsun, Deep Purple bu…Minikte olsa yarım saat Mandrake Root çalsınlar diye bir umudu içimde hayalle yoğurup beslemiyorda değildim hani. Çalmadılar, sağlık olsun; Deep Purple burda ya... Önünde duruyo adamlar ve canlılar…Müzikten çok verdiği bu his önemliydi bizim için. Müziğe zaten laf yok, Deep Purple bu…

O kadar konsere, festival gittim ama Harbiye’deki bu konser bi enteresandı. Birbirini tanımayan farklı yaş gruplarında, kızlı erkekli, adamlı kadınlı seyircilerin birbirleri ile sarılması ve şarkılara eşlik etmesi şeklinde geçti konser. Bende o vakitler 20 yaşındaydım. Banada zirayet eden sarılma dürtüsünü, şu anda yaşadığı konusunda şüphelerim olan yaşlı bir çifte 1-2 şarkı boyunca sarılarak giderdim. Bana sarılmaya gelenlere kollarımı açtıktan  sonra ulaşma sınırlarım dahilindeki insanlara iade-i ziyarette bulundum. Kabul günü gibiydi. Bir daha da böyle bir konser atmosferini hiç bi yerde yaşamadım. Yüzümüzdeki mutlu gerzek ifade konser sonrasında da bir sure gitmedi.
Anlatacağım aslında bu değildi. Konserden birkaç gün sonrasına ait. Yüksek tirajlı bir gazetenin sayfalarını çevirirken bir köşe yazarının yazı başlığı gözüme çarptı. Deep Purple yazıyordu. Hemen okudum. Okumaz olaydım. Bir ablamız, sığ bilgi birikimi  ile kendince Ritchie Blackmore, Steve Morse karşılaştırması yapıyor ve bu yarıştan Steve Morse’u galip çıkarıyor.:) Ordaki seyircilerinde bunu anladığına Ablamız, Morse’u Deep Purple’ın gerçek gitarsti ilan etti. Güzelim konseri bu gözle izlemiş.
Kısa da bir yazı değildi hani. Garip argümanlarla bezenmiş, enteresan diyemeyeceğim ama son derece cahilce bir yazıydı. İşin garip kısmı bu yazıyı okuduktan sonra aklıma siyaset geldi. Siyasette de durum böyle değil mi? “Bakan” denilen, “milletvekili” denilen zatlara bakıyorsun…. ne kültür, ne hitabet, ne iş bitiricilik, ne basiret, ne görgü, ne bilgi… E peki neden ordalar? Birilerine yakın olmayı başardıkları için ordalar. Bizde bütün işler böyle yürümüyo mu? Bu yüzden bizden bir halt olmuyor ya…günahını almayayım ama ablam buram buram böyle kokuyordu.
Bari müzikte ve diğer sanat dallarında  bunu yapmayın. Bırakın burası bilmemkim yanlısı gazetelerde okuyacağımız, koruyacağımız temiz yerler olarak kalsın…Siyaset ve iş dünyası dinamikleri ve alışkanlıklarından uzak tutun….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder