9 Temmuz 2013 Salı

Spirit - Twelve Dreams of Dr. Sardonicus

Spirit, Psychedelia döneminin önemli aktörlerinden biridir. Dönemin müzikal anlamda en hızlı ve etkin iki ülkesi nden biri olan Amerika’dan (diğeri İngiltere) çıkan ve bugün bile tartışmasız en başarılı Psych albümlerinden biri kabul edilen “Twelve Dreams of Sardonicus” grubun 4. Albümü olarak 1970 yılında piyasaya çıktı. Şahsen katıldığım birçoklarına göre albüm Spirit’in açık ara en önemli albümüdür.

Albüme geçmeden önce biraz hikayelerine değinmek lazım. 60’ların ortalarında kurulan California’lı “The Red Roosters” Sprit’in temelidir diyebilirim. 14 yaşındaki gitarist Randy California, Taj Mahal’den bildiğimiz davulcu Ed Cassidy, Basist Mark Andes ve Vokalist Jay Ferguson’dan oluşan grup kısa süre beraber takıldıktan sonra dağılır. Bu arada Ed Cassidy, Randy California’nın annesi ile evlenir ve üvey de olsa baba-oğul olurlar.

Bu arada baba-oğul New York’a taşınırlar ve çeşitli gruplarda çalmaya başlarlar. Bu arada enteresan birşey olur. Bir gün Randy California bir gitar mağazasında tanıdığı ve muhabbete başladığı Jimmy James adında birinin “Jimmy James and the Blue Flames” adlı grubuna katılır ve bir süre çalar. Ancak İngiltere’den teklif alan Jimmy James, Randy’e kendisi ile gelmesini ister ama yaşı 15 olmasından dolayı Randy gidemez. Jimmy James kim mi? Sonradan Jimmy Hendrix olarak bildiğimiz kişinin ta kendisi..

1967’de evleri California’ya dönen baba-oğul eski grup elemanları ile karşılaşır ve Klavyeci John Locke’u da aralarına alarak aynı yıl “Spirit” i kurarlar ve ilk albümlerini 1968’de yayınlarlar.Twelve Dreams of Dr. Sardonicus grubun bu kadrosu ile çıkardığı son ama en etkileyici yapıttır. “Rüya” üzerine tematik bir çalışma olan albüm Psycheledia sound’una verilecek en başarılı örneklerden biridir. California, genç yaşına rağmen başarılı bir şekilde kullandığı fuzz gitar ile deneysel tarzda takılır ve bu sound albümün en temel unsurlarından biri olarak karşımıza çıkar.John Locke’un moog klavyesi ve Ferguson’un atmosfere uygun vokal  performansı yine ön plandadır. Zaten albümde ki 12 şarkı (orjinal LP versiyonu) bu üç ismin bestesidir.

Grubun önceki albümlerinde de belli noktalarda görülen Fusion(Jazz Rock) az da olsa albüme serpiştirilmiştir. Ancak uçuk ses efektleri, fuzz gitar ve moog albümü Psychedelia veya en fazla Proto Prog çizgisine oturtmakta. Uriah Heep’te gördüğümüz fazla back vokal kullanımı bu albümde de mevcuttur. Ses efektleri ve California’nın harika soloları ile birleşen arka sesler yaratılan atmosferde etkilidir. Kısa şarkılardan oluşan, Dr. Sardonicus’un 12 rüyasını anlatan albüm, baştan sonra aynı seviye de ilerler. Kalite hiç düşmez. Sound’da ufak tefek değişiklikler, yönelimler olsa da tepe nokta hep korunur. 

Grubun hikayesi ne burada başlar ne de burada biter. Ben sadece ellerinden çıkan en iyi işi biraz anlatmaya çalıştım. Bu albüm Spirit için bir dönemin, daha doğrusu en iyi döneminin sonu olmuştur.

 1969’da 3. Albümleri olan Clear’ın  turne yoğunluğundan dolayı açılış grubu olmalarına rağmen Woodstock’a katılamamışlardır. Yerlerine bu görev Jimmy Hendrix ‘e verilmiştir. Vokalist Ferguson ve Basist Andes grubu bırakıp  “Jo Jo Gunne” e transfer oldular. Grubun esas adamı Randy California geçirdiği bir kaza sonucunda yaşadığı kafa travması, çok yakın arkadaşı Jimmy Hendrix’in ölümü ve aşırı uyuşturucu kullanımı yüzünden bir süre gruptan kopmuştur. Belki de bu çok yetenekli gitaristin gözlerden biraz uzak kalmasını da bu yaşadıklarına bağlamak lazım. Çıkardığı solo albümler ve 74’de isim hakkına sahip olarak gruba geri dönmesi onu hiçbir zaman hak ettiği noktaya getirmedi. Kendisi ile ilgili başka bir gerçek hikaye de grubun 1968 yılında çıkardığı ilk albümüde bir California bestesi olan “Taurus”un Jimmy Page tarafından “Stairway to Heaven” bestesinin ilham kaynağı olarak kullanılmasıdır. Spirit ile 69’da Amerika turnesinde tanışan Led Zeppelin ayrıca yine ilk albümdeki “Fresh Garbage” adlı şarkıyı da canlı performanslarında çalmıştır. California ile ilgili en üzücü hikaye ise Hawaii’de 12 yaşındaki oğlunu boğulmaktan kurtarırken boğularak ölmesi olmuştur.

Albüm, çıktığı sene grubun önceki albümleri (özellikle 1969 da çıkan “Clear”) kadar ilgi görmese de yıllar içerisinde geldiği nokta inanılmaz olmuştur. Tür’ün dünya da yapılmış en önemli albümlerinden biri olarak kabul edilmesinin yanında Beatles, Doors, Love..vb. gibi grupların çıkardıkları albümler ile kıyaslanır oldu. Şahsen benimde pek sevdiğim ve sık sık pikapımda döndürdüğüm bu albümü edinin ve dinleyin derim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder