6 Nisan 2013 Cumartesi

Brainticket


Türkiye’de Brainticket plağı bulma olasılığı nedir bilmiyorum ama ben 1 saat önce bu istatistiğe büyük bir katkıda bulundum, eminim bundan... E-bay’den  Re-issue plağını  almayı düşünürken, bu eylemin düşüncede kalmasına bugün baya bir sevindim. Kadıköy'ü seviyorum...

Bu güne kadar Brainticket’dan detaylı olarak bahsetmemiş olmam benim ayıbımdır keza Brainticket bu Blog’un headliner’larından biri olmak zorundadır. Brainticket demek,  bir bakıma Belçikalı dahi müzisyen Joel Vandroogenbroeck demektir. Klasik ve Jazz eğitimli Joel, ülkesinde  15 yaşında en genç piyanist ödül almış, sonrasında birçoğu gibi Psychedelia ve Progressive akımın etkisinde kalmıştır. Bir yandan envanterine Harp, Sitar, Flüt gibi enstrümanları eklerken paralelde odağını belli bir yöne kaydırmaktaydı. Yanıbaşında Krautrock’ın temelleri atılmakta, o da bu akımın sıkı takipcisi olmaya başladı. Coltrane, Miles Davis hayranlığı yerini Klaus Schultze’ye bırakıyordu.  Nihayet gitarist Bryer ve baterist Wolfgang Paap ile Brainticket’ı kurdu.

1970’de ilk albümleri Cottonwoodhill,  Bellaphone baskısıyla piyasaya çıktı. Tarif edilmesi, yaşattığı duyguları tasvir etmesi oldukça güç olan bir albümdür. Cottonwoodhill  benim için bir albümden çok farklı bir “deneyim”dir. Albüm bence müzik tarihinin en uçuk, psyhcedelic, drug oriented ve kışkırtıcı albümüdür. Zaten Amerika başta olmak üzere bazı ülkelerde uyuşturucu çağrışımı yaptığı için yasaklandı. Hatta satıldığı bazı ülkelerde “günde 1 defadan fazla dinlenmemesi gerekir”  yazısı yazdılar üzerine. Tüm bunlara belkide Dawn Muir’ın vokal tanımını yeniden düşünmemizi gerektiren oldukça deneysel vokal performansı neden oldu. Vandroogenbroeck  ile  2011’de yapılan bir söyleşide kendisi Cottonwoodhill’ı “o günlerin atmosferinde problem yaşayan bir çiftin psikolojik drumunu yansıttan”  bir albüm olarak tanımlar... Karanlık, oldukça içsel, derin, rahatsız edici ...Sınırları zorlamak bir yana onu çoktan parçalamış ve yeni yerine getirmiş bir albümdür. Anlamaya, hissetmeye bazen alkol yetmez...hatta hiçbir zaman yetmedi.. 

Travmatik bir girişten sonra  grup 1972’de Psychonaut albümünü çıkardı. Albümde fazla morfinden ölen gitarist Bryer başta olmak üzere, Vandroogenbroeck  dışında, tüm grup elemanları değişti. Vandroogenbroeck,  İtalya seyahatinde tanıştığı Carole Muriel başta olmak üzere bir grup İsviçreli müzisyen ile bu albüm için anlaştı. Psychedelic  fikirler, karanlık atmosfer ve progressive eğilim bu albümde de devam etse de ilk albümün aşırı deliliği bu albümde yoktur. Dawn Muir’in çağlayan, dizginlenemeyen vokali yerini Carole Muriel’in dingin ve derinlerdeki sesine bırakır. Kabullenmesi ilk albüm kadar zor değildir.

Üçüncü ve bence gerçek Brainticket’ın son albümü olan Celestial Ocean 1974’te çıktı. Albüm Mısır ölüler kitabından bahsetmekte, ölümden sonra Mısırlıların yaşamlarını, zaman ve uzay’da yaptıkları seyahatleri konu almaktadır. Müzikal anlamda daha ayağı yere basan bir albümdür. Tabi kıyas Cottonwoodhill olunca “ayağı yere basan” tabirini kullansam da kozmik dünya, psychedelia etkisi hala bünyede korunmaktadır. Az bir farkla da olsa genel anlamda grubun fan’ları tarafından daha çok benimsenen ve sevilen albüm budur.

Grup 1980’de Adventure, 1982’ de Voyage, 2000’de Alchemic Universe ve 2011’de 1973 Roma Konser albümlerini çıkardı. Normalde 70’lerin gruplarında tekrar bir araya gelme veya ara verdikten sonra yeniden albüm çıkarmak bir facia ile neticelenir ama bu durum Brainticket için geçerli değildir. Sadece tarzda biraz oynama, daha çok kozmik tarafa kayma gözlenir. Ne olursa olsun grubun gerçek hali ilk dönemidir.

Brainticket, grubun kurucusu ve tek adamı olan, 1984'ten bu yana Meksika'da yaşayan Vandroogenbroeck’ün tanımlamasıyla “ bir gruptan çok bir topluluktur”.  Deneysel bir topluluktur. Dahi müzisyen Vandroogenbroeck’ün grubudur. Yapılan müzik o dönemin şartlarında dahi “fazla” uçuktur.

Brainticket için şunu söyleyebilirim: Psychedelic müzik seviyor ve bu gruptan haberinizin olmaması demek,  spacerock sevip Pink Floyd’dan haberiniz olmaması demektir...sanırım anlatabildim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder